Bugun...



Ezanlarla ihya olan ulu mabet; Ayasofya

Ayasofya Camii ibadete açıldı. Bazı çevreler, olaya “sanat tarihi ve mimarlık” açısından “kuşku verici bir gelişme” olarak bakıyor. Ayasofya’da “insanlığın ortak mirası” olan paha biçilmez mermerler, mozaikler, freskler varmış. Hesapladım, 567 yıldır yerlerinde duruyor.

facebook-paylas
Tarih: 11-08-2020 16:12

Ezanlarla ihya olan ulu mabet; Ayasofya

Mübarek mabedin tarihine baktığımızda en büyük tahribatı, Türkler’den çok önce yaşadığı anlaşılıyor. 1204 Latin işgalinde bütün Konstantinopol yağmalanmış, yakılıp yıkılmış. Bundan Ayasofya da nasibini almış. Latinler burayı Katolik Katedrali yapmış. Kutsal hazineleri ülkelerine taşımış. Bugün Venedik’te, Roma’da görebilirsiniz.   

Bu noktada biraz daha gerilere gitmek istiyorum. Ayasofya’yı ilk defa ahşap olarak yaptıran “Büyük” lakaplı İmparator I.Konstantin’dir (M.S. 272-337). İlk yapı ve ikincisi zamanla yıkılıyor. 537’de İmparator Justinyen bugünkü binayı inşa ettiriyor. Yüzyıllarca dünyanın en büyük kilisesi unvanını koruyan mabet tamamlandığında rivayete göre Justinyen o kadar gurur duyuyor ki, Kudüs’teki ünlü Süleyman mabedini kastederek, “Süleyman’ı geçtim” diyor. Lâkin 558’de dev kubbe çöküyor. Uzun süre yerine konulamıyor.       

I. Konstantin’e dönecek olursak kendisi, ilk Hristiyan Roma imparatorudur. Bizans yerleşimini genişletip surlarla çevirdi, Konstantiniyye adını verdi. Ünlü Birinci İznik Konsülü’nü toplayıp bugünkü Hristiyanlığın temellerini attı (MS 325). Çok çeşitlenen İncil metinlerinden dördü esas kabul edildi. Dikkat edelim, henüz Doğu ve Batı Roma ayrı değildir. Ve İslâm’ın gelmesine 250 yıl kadar bir zaman vardır.

Miladi IV. yüzyıla kadar Hristiyanlığın yayılması ağır ve sancılı olmuştur. Bunun nedeni Roma kültürünün güçlü kurumsal yapısıyla varlığını devam ettirmesidir. Bin yıllara dayanan pagan gelenekleri terk etmek mümkün olmamıştır. Hristiyanlık ‘semavi’ bir din olarak değişim yaşıyor. Kaynaktan uzaklaştıkça değişim büyüyor.

Bu süreçte Doğu ve Batı Hristiyanlığı arasında gerilim ortaya çıkıyor. Roma mirasının yoğun etkisi altındaki ‘Batı Hristiyanlığı’ farklı bir yol izliyor. Papalık, heykel, fresk ve resimleri yaygın olarak kullanmaya devam ediyor. Adeta sadece temalar değişiyor. Roma’nın kutsal sembolleri biçimsel anlamda yeni dini mekanlara taşınıyor. Resim ve heykel sanatçılarıyla kilise kurumu arasında zamanla bir uzlaşma zemini oluşuyor.

İslâm tarihi, dinler tarihi, sanat tarihi ve arkeoloji arasında yeterince alışveriş olsaydı o zaman yalnız İslâm’da değil Hristiyanlıkta da “putperestliğe” karşı nasıl mücadele verildiğini bilirdik. Bizler cahiliye devri diyoruz onlar Paganizm diyor. Daha ilk İznik Konsülünde İskenderiye’den gelen Piskopos Arius, Tanrı’nın bir olduğunu ifade ettiği için aforoz ediliyor. Fakat inanç sistemi belli ölçüde etkili oluyor.

 

Oyma put, suret yapmayacaksın, onlara ibadet etmeyeceksin!

Hristiyan dünyada en büyük dini anlaşmazlıklar kutsal semboller, resim ve heykeller üzerine yaşanıyor. Eğer müze olduğu dönemde Ayasofya’yı ziyaret ettiyseniz rehberiniz size “ikonoklazm” adıyla bir olaydan bahsetmiştir. Bu tam olarak “put kırıcılık” anlamına geliyor. İkonoklazm, resim ya da heykel gibi İsa ya da kutsal şahsiyetleri temsil eden objelerin lanetlenmesi ve yok edilmesidir.

Konuyla ilgili kaynaklar bu akımın özellikle VIII. yüzyılda ortaya çıkmasında İslâm’ın önemli rolü olduğunu vurguluyor. Esasen Hristiyan inancındaki On Emir’de açık bir ifade vardır; Oyma put, suret yapmayacaksın, onlara ibadet etmeyeceksin! Bu açık uyarının zamanla arka planda kaldığı anlaşılıyor. İslâm, orijinal mesajı yeniden hatırlatıyor.    

İslâm medeniyetinin yükselişi yeni bir çığır açmış olmalıdır. VIII. Yüzyıl İslâm’ın altın çağıdır. Hz. Peygamber’in hadisine göre başından itibaren İslâm orduları Konstantiniyye’ye gelmek istiyor. 669- Eba Eyyüb el Ensari İstanbul surları önünde şehit oluyor.  674-Muaviye’nin gönderdiği donanma şehri, yedi yıl boyunca kuşatıyor. (717) Halife Ömer b. Abdülaziz Mesleme’yi gönderiyor. İmp. III. Leon ile Mesleme arasında yakın diyalog kuruluyor. Müslüman esirler için bir mescid açılıyor. III. Leon, Mesleme’yle şehri geziyor. Son kuşatma ünlü Harun el Reşid zamanıdır. İslâm devletinin sınırları Horasan’dan Endülüs’e uzanıyor. Etkisi ise çok daha uzaklara.

Şimdi soralım; İmparator III. Leon’un (717-741) önemli bir İkonklast yani put kırıcı olması rastlantı mıdır? Bizans İstanbul’unda yer alan ünlü Halki kapısındaki İsa heykelini indirtti. Bütün kiliselerdeki resim ve heykelleri ortadan kaldırttı. Ondan sonra gelen V. Konstantin de öyledir. 754 yılında ünlü Hieria Konsülü’nü topladı. Bugünkü Fenerbahçe civarında bulunan Hieria Sarayı’nda. 338 piskoposun katılımıyla toplanan konsülün kararları bir manifesto gibidir;

  1. Biz açıklarız ki Hristiyan kiliselerde bulunan ve ressamların şeytani sanatı ile yapılmış hangi malzemeden ve hangi renkten yapılmış olurlarsa olsunlar bütün nesneleri reddediyor, kaldırıyor ve lanetliyoruz. Kim, kutsal İsa’yı renkli malzemelerle temsil etmeye teşebbüs ederse, onu aforoz edeceğiz! .... Kim, kendisinde var olan erdemleri temsil etmek yerine, Azizleri değersiz renkli malzemelerle yapılmış uzun ömürlü formlarla temsil etmeye çabalarsa, bilsin ki çabası beyhude ve şeytanidir, onu aforoz edeceğiz!
  2. Dini sebeplerle ikona kullanılması, kilisede yeniliktir (bidat), Hristiyanları pagan eylemlerine döndüren şeytani şaşırtmacadır.
  3. Şeytan, insanı kandırarak, Yaratıcı yerine yaratılana tapmasına neden olur. Musa’nın kanunları ve peygamberler beraberce bu yıkıntıyı kaldıracaktır. Bunlar şeytanın bizi yok edecek oyunudur. Hristiyanlık görünümü altında putperestliğin geri getirilmesidir.

Hieria Konsülü, elbette bizim anladığımız şekilde “tevhidi bir konsül” değildir. Fakat bir öze dönüş çabasıdır. Konsül kararları doğrultusunda İstanbul’da ve Ayasofya’daki ikonalar, resim ve heykeller kaldırılıyor. Roma’daki Papalık bunları onaylamıyor ve çok rahatsız oluyor. Batı Roma ortada olmasa da henüz kilise birdir. Papa tüm Hristiyanların lideridir.

Fakat yavaş yavaş yollar ayrılıyor. Olaylar imparatorun tercihine göre gelişiyor. Çünkü o, din ve dünya işlerinin lideridir. Kiliselerdeki kutsal resimlerin arasında her zaman onlara da yer vardır. İmparatoriçe İrini zamanında ikona taraftarları ağır basıyor. 787’de ikona yanlısı İkinci İznik Konsülü toplanıyor. Papalığın onayladığı son ortak konsül budur. Konsül’ün kararı özetle şöyledir;     

Biz açıklarız ki bize emanet edilmiş olan tüm kilise geleneklerini savunuyoruz. Bunlardan biri de temsili sanatların üretimidir. Bunlar bize Tanrı’nın dünyasında insan olmanın sadece hayal değil fakat gerçek olduğunu gösterir. Birini temsil eden eşyalar, aynı zamanda şüphesiz onun mesajına sahiptir. Biz tam bir hassasiyetle karar verdik ki onurlu ve hayat veren haç figürü gibi boyanmış olsun, mozaikten yapılmış olsun ya da diğer uygun malzemelerden yapılmış olsun kutsal resimlere saygı duyulmalı ve Tanrı'nın kutsal kiliselerinde, elbiselerde, duvarlarının üzerinde, panellerde, evlerde, kamuya açık yollarda gösterilmelidir. Bunlar kurtarıcımız İsa Mesih, Lekesiz anamız, kutsal melekler ve aziz insanların resimleridir.

Yani tapılmamak, sadece saygı gösterilmek şartıyla tek boyutlu kutsal resimlere ve haç ikonasına müsaade ediliyor. 90 yıl kadar süren “ikonoklazm” hareketi sonucunda Doğu Hristiyanlığı kesin çizgilerle papalıktan ayrılıyor. Papa’nın İstanbul Patriği’ni aforoz etmesiyle ipler kopuyor. Bizans din sanatı haç gibi simgeler ve tasvirlerde yoğunlaşıyor. Heykel tamamen yok oluyor. Ortodoks mezhebi şekilleniyor.  

Batı Avrupa’da bu tür olaylar yaşanmadı sanılmasın. Orada da pagan dönemi adetlerine, Katolik kurumuna karşı hareketler eksik olmadı. Özellikle XVI. yüzyılda yükselişe geçti. Protestanlar, 10 Emir’den etkilenerek dini resim ve heykellerin kaldırılması için hareket başlattı. Kalvinistler, kiliseleri yağmalayarak resim ve heykelleri tahrip etti. Burada İslâm’ın bayraktarlığını yapan Osmanlı etkisine dikkat çekmek isterim. Papa’nın çağrısıyla toplanan Haçlı ordularının aldığı yenilgiler, Papa’nın siyasi ve dini otoritesini zayıflatıyor. Bu da Avrupa halklarının papalıktan bağımsız düşünebilmesine zemin hazırlıyor. 


 

Osmanlı’nın Avrupa kapılarına dayanması belirleyicidir

Osmanlı’nın, yeni ve üstün bir siyasi ve kültürel varlık olarak Avrupa içlerine ilerlemesi Avrupa’da dini anlayışta köklü devrimlere yol açtı diyebiliriz. Batı’nın “Muhteşem” dediği Kanuni (1494-1566) devrinde büyük Protestan reformcu Martin Luther (1483-1546) ortaya çıkıyor. Bu bir rastlantı mıdır? Zigetvar’ı fethettiği yıl (1566) Hollanda’da Beeldstorm adıyla resim ve heykellerin tahrip edildiği hareket yaşanıyor. Kültürel ve dini etki, askeri sınırların çok ötesine ulaşıyor. Avrupa’da bugünkü mezhep haritası şekilleniyor.  

Bunları, Ayasofya bağlamında hatırlatmamızın sebebi nedir? Hristiyanlığın kendi içindeki çatışmalar sırasında kiliselerde kutsal resim ve heykellere karşı hareketler yaşandı. Bu hareketler, o zaman Hristiyan dünyada dini ve tarihi mekanlarda önemli tahribata yol açtı.

İslâm kültürü ise başından beri, himayesinde bulunan bölgelerdeki farklı inançların serbestçe yaşamasına büyük özen gösterdi. İç işlerine karışmadı. Bağdat, Şam, Kudüs, Kahire, Kurtuba. İslâm medeniyetinin önemli merkezlerinde gayrimüslimler bütün kurum ve kuruluşlarıyla toplumun esas unsurlarından birisi olmaya devam etti. Osmanlı İstanbul’u son zamanlarına kadar neredeyse yarı yarıya Müslüman ve diğer milletlerden oluşur. Azınlıklar kendi mahallerinde kendi hukuklarına göre serbestçe yaşadı. Ancak aralarında anlaşmazlık olduğunda Osmanlı makamları devreye girdi. Sembolik bazı yapılar dışında vakıfları, ibadethaneleri ve sosyal kurumları özgürce faaliyet gösterdi.

Ayasofya, o sembolik yapıların başında geliyor. Mimar Sinan’ın ilave ettiği payandalar olmasaydı devasa kubbenin tehlikeye düşeceği biliniyor. Belki de bu ulu mabedin en önemli dayanakları, dört başını tutan minarelerdir. Minarelerden okunan ezanlar, hiç kuşkunuz olmasın, mübarek mabedi ihya ediyor; asırlara meydan okuyan ruhaniyetini ayakta tutuyor.




Kaynak: Dünya bizim.com

Bu haber 1072 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EZBER BOZAN Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Komşunuz Suriyeli Olsaydı Nasıl Davranırdınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI