Bugun...



Körfez’in İsrail Açılımı

1971 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ilk başkanı ve Abu Dabi’nin yöneticisi Şeyh Zayid bin Sultan en-Nahyan, el-Ahbar el-Yevm gazetesinde “İsrail’in yayılmacı politikaları ve Siyonizm’in ırkçı planları, özellikle doğal kaynakları zengin olan bütün Arap ülkelerine karşıdır.

facebook-paylas
Güncelleme: 19-09-2020 15:55:25 Tarih: 19-09-2020 15:47

Körfez’in İsrail Açılımı

1971 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ilk başkanı ve Abu Dabi’nin yöneticisi Şeyh Zayid bin Sultan en-Nahyan, el-Ahbar el-Yevm gazetesinde “İsrail’in yayılmacı politikaları ve Siyonizm’in ırkçı planları, özellikle doğal kaynakları zengin olan bütün Arap ülkelerine karşıdır. İsrail ile yüzleşmede rolünü oynamadığı ve sorumluluklarını taşımadığı sürece hiçbir Arap ülkesi Siyonizm ile savaşın tehlikelerinden kurtulamaz” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Benzer bir görüş Suudi Arabistan’ın Kurucu Kral’ı tarafından da benimsenmekteydi. Kral Abdülaziz El-Suud, açıklamalarında İsrail’i bir düşman olarak tanımlamakta ve bu ülkeyle iş birliğine kesin bir şekilde karşı çıkmaktaydı. Diğer Körfez ülkeleri için de benzer bir durum söz konusuydu. Kuveyt ve Katar yönetimleri, İsrail’in Filistin politikalarını eleştirmekte ve Filistinlilerin haklarını savunmaktaydı.

Fakat kurucu kralların hayatını kaybedip yönetici elitin nesil değiştirmesiyle birlikte Körfez’in İsrail’e bakışı değişmeye başlamıştır.Bu anlamda sınırlı siyasi reformlarla kapsamlı ekonomik liberalizasyon programlarını hayata geçiren Körfez’deki yönetici elit, İsrail’i iş birliği yapılması gereken önemli bir aktör olarak görmeye başlamıştır.Bunda Körfez ülkelerinin ABD ile olan yakın ilişkileri ve Washington’un bölge ülkeleriyle İsrail arasında bir ittifak kurmaları yönündeki süregelen teşviki de önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte 1991 Madrid Konferansı sonrasında Körfez-İsrail arası diplomatik temaslar yoğunlaşmıştır. 2002’de Beyrut’taki Arap Birliği Zirvesi’nde Suudi Arabistan’ın o dönemki veliaht prensi Abdullah’ın önerdiği Arap Barış Girişimi, Körfez dâhil Arapların İsrail’e olan bakışının değiştiğini ortaya koymuştur. Bu girişimin önerisi 1967 sınırlarına geri dönülmesi ve Filistin devletinin kurulması hâlinde İsrail’in tanınması yönündeydi. Ancak bu plan hayata geçirilememiştir. İzleyen yıllarda bir taraftan ABD’nin teşviki bir taraftan da İran’a yönelik şüpheler, Körfez ülkelerinin İsrail ile üstü kapalı bir yakınlaşma süreci yaşamasına neden olmuştur. 

Körfez-İsrail arasındaki asıl yakınlaşma ise 2010 yılının Aralık ayında Tunus’ta başlayan ve kısa süre içerisinde birçok bölge ülkesine yayılan Arap ayaklanmalarını izleyen süreçte gerçekleşmiştir. Bu süreç, Körfez-İsrail yakınlaşmasının meşrulaştırılması açısından bir fırsat olarak görülmüştür.Dolayısıyla son on yıllık zaman diliminde Arap ayaklanmalarının büyük oranda şekillendirdiği bölgesel jeopolitik atmosfer Körfez ülkelerinin İsrail ile yakınlaşmasında kolaylaştırıcı bir etken olmuştur denebilir. Bu anlamda Körfez-İsrail arasında resmî diplomatik ilişkiler tesis edilmemiş olsa da aktörler arası örtülü bir iş birliği ve yakınlaşma örüntüsünün ortaya çıktığı söylenebilir.

Körfez-İsrail arasındaki yakınlaşmanın arkasında söz konusu aktörlerin küresel, bölgesel ve yerel gelişmelere yönelik stratejik hesaplamaları yatmaktadır. Nitekim Arap ayaklanmalarından bu yana bölgesel siyasette ortaya çıkan yeni ittifak yapılanmaları, devlet dışı aktörlerin yükselişi (Müslüman Kardeşler, Hizbullah, DEAŞ, El-Kaide) ve farklılaşan tehdit algıları İsrail ve Körfez ülkelerini aynı siyasi hedef altında bir araya getirebilmiştir. Küresel siyasetin Ortadoğu’ya yansımaları da Körfez-İsrail iş birliğinde kolaylaştırıcı rol oynamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu politikasında geri çekilme ve yeniden mevzilenme stratejilerini hayata geçirmesi, Rusya ve Çin gibi aktörlerin daha fazla Ortadoğu siyasetinde rol oynamaya başlamaları ve Türkiye ve İran gibi güçlerin bölgesel politikalarda etkinliklerini artırmaları doğrudan ya da dolaylı biçimde Körfez-İsrail ilişkilerini etkileyen unsurlar olmuştur.

Bu anlamda gerek Körfez monarşileri gerekse İsrail ortak tehdit algısına karşı stratejik iş birliği inşa etme konusunda ortak paydada buluşmuştur. Uzun süredir üstü kapalı devam eden bu iş birliği süreci farklı düzeylerde kendisini göstermiş olsa da yakın döneme kadar resmî bir nitelik kazanmamıştır. Gayriresmî devam eden Körfez-İsrail yakınlaşması süreci 13 Ağustos 2020’de ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail ile BAE’nin ilişkileri normalleştirme yönünde anlaştıklarına dair duyurusuyla resmiyet kazanmıştır. Trump’ın “Ortadoğu’ya barış getirme” başlığı altında Filistin’i, BAE gibi rejimler eliyle İsrail’e “hibe” etme planı olan Yüzyılın Anlaşması’ndan bağımsız düşünülemeyecek olan bu hamle Ortadoğu siyasetinde dönüm noktası olarak görülebilir. İzleyen süreçte İsrail ile BAE yönetimleri arasında hızlı bir normalleşme süreci hayata geçirilirken, yakın zamanda iki ülke arasında ilk kez doğrudan sivil uçuşlar gerçekleştirilmiştir. Her ne kadar diğer Körfez ülkeleri ilk aşamada normalleşme yönünde doğrudan adım atmasalar da gerek verdikleri tepkiler gerekse aldıkları bazı kararlar ile sürecin destekçisi olacaklarını göstermişlerdir. Bu anlamda en önemli istisna olarak Kuveyt öne çıkarken, Katar’ın da çekimser bir tutum izlediği gözlemlenmektedir. 

Bu çalışma BAE-İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini sağlayacak olan anlaşmanın/mutabakatın Körfez’deki yansımalarına odaklanmaktadır. Çalışma, anlaşmanın kendisinden ziyade BAE dışındaki Körfez ülkelerinin anlaşma karşısında nasıl tavır aldıklarını, anlaşmaya dair pozisyonlarını ve gelecekte İsrail ile ilişkilerini hangi yönde gerçekleştireceklerini incelemektedir.  Bu çerçevede; bu analiz Suudi Arabistan, Umman ve Bahreyn’in olumlu tepkilerini, Katar’ın pragmatist sessizliğini ve Kuveyt’in anlaşmaya karşı duruşunu ele almaktadır. Çalışmayla söz konusu beş Körfez ülkesinin İsrail ile olan ilişkilerinin incelenmesi ve mezkûr anlaşmaya yönelik tepkilerinin değerlendirilmesi de hedeflenmektedir.




Kaynak: Orsam

Bu haber 896 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ORTADOĞU Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Komşunuz Suriyeli Olsaydı Nasıl Davranırdınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI