Bugun...



Suriyelilerin trajedisini artıracak bir tiyatro

Suriye rejimi başkanı beşar Esad, sözde “cumhurbaşkanlığı seçimlerini” 26 Mayıs’ta gerçekleştirdi. BM Konseyi’nin suriye meselesine ilişkin 2013 tarihli 2118 ve 2015 tarihli 2254 sayılı kararlarını ve gittikçe kötüleşen ekonomik, yaşam ve hatta siyasi krizleri hiçe sayan Esad, önümüzdeki 7 yıl boyunca Suriye’yi yönetmek için üçüncü dönem kazandı ve toplam iktidarlığını 27 yıla çıkardı.

facebook-paylas
Tarih: 16-08-2021 11:48

Suriyelilerin trajedisini artıracak bir tiyatro

Suriye’de Esad’ın seçimleri

İç savaşın devam ettiği bir ortamda seçimlerin yapılmaması, ülkeyi ve halkı bir araya getiren ulusal uzlaşma sonucunda yapılması, iyi yönetimin en basit kurallarındadır. Suriye’nin gerçeği ise, birbirileriyle uyumsuz dört güç tarafından kontrol edilen dört bölgeye bölünmüş ve suriye halkının yarısından fazlası mülteci veya yerinden edilmiş durumda. Hal böyleyken seçimlerin yapılması, suriye halkının ulusal çıkarlarına ve Suriye’nin birliğini yeniden tesis edilmesine yönelik umursamazlığı yansıtmaktadır. Bu “seçimler”, birleşmiş milletler ve pek çok batılı ülkeler tarafından ve tabii ki muhalif kurumları ve “Esad’ın zorla yerinden ettiği, komşu ve Avrupa ülkelerine mülteci olarak göç etmelerine neden olduğu tüm Suriyeliler tarafından reddedilmiştir.

Yapılan seçimler, tüm Suriyelileri temsil etmediği için gayrimeşru olarak nitelendirilmektedir. Seçimleri reddeden taraflarca, güvenlik güçleri tarafından yürütüldüğü ve beşar esadın 2012’de hazırladığı, maddelerinin çoğu anayasal maddelerinin en temel standartlarına aykırı olan, güçler ayrılığı ilkesini ihlal eden, Esad’a göre tasarlanan ve tüm “cumhurbaşkanlığı seçimlerini” rakipsiz olarak kazanmasına izin veren anayasaya göre yapıldığı için “tuhaf bir tiyatro oyunu” olarak tanımlanmaktadır. Seçimlerin “2254 ve 2118” uluslararası kararları ihlal ettiği düşünüldüğünde, siyasi süreci engelleyecek ve kökünden yok edecektir. Zira bu kararlar, anayasanın yazılmasına ve ardından seçimlerin yapılmasına katkıda bulunan güvenilir bir geçiş yönetim heyeti kurulması için geçiş sürecinin var olması şarttır. Bu, suriye rejiminin 2012 anayasasını hazırladığından bu yana erteleme çabasını ve uluslararası kararlardan kaçınma niyetini doğrular ve siyasi çözüme varılması durumunda, yeniden yapılandırmayı ve göçmenlerin geri dönüşünü sağlayacak siyasi sürece ilişkin samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır.

Ayrıca, istikrarsız bir ortamda ve koşullarda yapılması da bu seçimlerin gayrimeşru olduğunu ortaya koymaktadır. Suriye bugün dört parçaya bölünmüş ve 4 hükümet tarafından yönetilmektedir; kendi kontrol alanlarındaki Suriye rejiminin hükümeti, Suriye’nin doğusundaki sözde “özerk yönetim”, 2 idlib bölgesindeki heyet tahrir Şam cephesinin “Kurtuluş Hükümeti” ve Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde Geçici Suriye Hükümeti. Bu nedenle, ülkenin birliğini ve Suriye halkının beraberliğini yeniden tesis eden siyasi bir çözüme ulaşılıncaya kadar bu koşullarda “seçim” yapılması mümkün değildir. Suriye rejimi, “seçimler” yaparak ve iktidarda kalarak, Suriye krizinin süreceğini, göç ve iltica trajedisinin insani meselelerin başında yer almasının devam edeceğini kanıtlamıştır. Böylece, bu trajediye son verecek tüm çözüm yolları kapatılacaktır. Seçim tiyatrosunu demokratikleştirmek amacıyla suriye rejimi, 19 Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık başvurularını kabul etmek üzere sözde “halk meclisi ”ne yeşil ışık vermiştir. Ancak tek aday kendisi olduğunu ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday gösterilenlerin “sahte aday” olduklarını gizlemeyi başaramamıştır. Mayıs 2021’in başlarında, suriye rejiminin anayasa mahkemesi, cumhurbaşkanlığı seçimleri için başvuruları kabul edilen adayların isimlerini açıkladı; beşar Esad, Abdullah salloum Abdullah ve mahmut muareyi. Açıklamanın hemen ardından rejim medyası ve rejim yandaşlarının sosyal medya sayfaları, beşar Esad’ın kampanyasını desteklemek için çaba sarf ederken, diğer adaylar ile ilgili herhangi bir haberin yer almaması ve bu adayları görmezden gelmesi, “sahte aday” olduklarını ve beşar Esad’ın iddia ettiği “demokrasiyi göstermek amacıyla güvenlik güçleri tarafından öne çıkarıldıklarını doğrulamaktadır. Esadın seçim kampanyası, medyanın desteklemesiyle kalmadı, tüm resmi ve idari devlet kurumları ve hatta ordu, güvenlik güçleri ve parti kurumları “Esad’a hizmet etmeye adandı.

Bu kurumların yanı sıra üniversite öğrencileri ve kamu sektörü çalışanları oy vermeye zorlandı. Esad’ın seçimlerde 13 milyon 540 bin 860 oyla sonuçların yüzde 95,1’ini almasına kimse şaşırmazken, rejim tarafından açıklanan bu veriler, 14 milyon 238 bin 548 seçmen olduğunu göstermektedir. Ancak rejim kontrolündeki bölgelerde, nüfusun yüzde 45’ini oluşturan 18 yaş altındakiler de dahil olmak üzere toplam suriyeli sayısı, sadece 9 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Seçimlerin yapılmasına izin verilmeyen Rejim kontrolü dışındaki bölgelerde ise suriyeli sayısı yaklaşık 7 milyon civarındadır (3 milyon fıratın doğusunda, 4 milyon Halep ve idlib kırsalında). Ayrıca seçimlere katılmayan ve diğer ülkelerde bulunan suriyeli sayısı da yaklaşık 7 milyondur. Bu sayılara istinaden bazı uzman kaynaklara göre, seçimlerde oy kullanma hakkına sahip 14 milyon Suriyeliden sadece 3 milyon kişi oy kullandığı tahmin edilmektedir. 3 Bu bağlamda, Fransız Libération gazetesi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarıyla alay ederek: “diktatörün yüzde 95’ten fazla oranla kazanması, şaşırtıcı değil. Suriye rejimi, 25 Mayıs 2021’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına makullük kazandırmaya bile çalışmadı” Beşar Esad, göstermelik seçimlerini Suriyelilerin çoğuna yönelik agresif bir konuşmayla tamamladı.

Konuşmasında, seçimlere sadece Suriyelilerin katıldığını, Suriye pasaportu taşıyıp seçimlere katılmayanların suriyeli oldukları anlamına gelmediğini vurgulamış ve muhalifleri “boğalar” olarak tanımlamıştır. Uluslararası alanda ise, “Esad seçimleri” başta ABD olmak üzere uluslararası taraflarca reddedilmiştir. Ayrıca Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD dışişleri bakanlarının yaptığı ortak açıklamada, Suriye’deki seçimlerin özgür ve adil olmayacağını belirtmişler ve BM güvenlik Konseyi’nin aldığı 2254 sayılı karar dışında, seçimlerin yapılmasını kınayarak uluslararası toplumu, rejimin yeniden meşruiyet kazanma girişimini reddetmeye çağırmışlardır. Öte yandan bu seçimler, başta İran ve Rusya olmak üzere Umman, Lübnan, Filistin, Çin, Kuzey Kore, Venezuela, Belarus ve Abhazya gibi totaliter rejimlerin yönettiği ülkeler tarafından kabul edilmiştir. Türkiye’nin seçim öncesinden bir tutumu vardı. Dışişleri bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç yazılı bir açıklamada, suriye rejimi tarafından 26 Mayıs’ta yapılacağı açıklanan seçimler BM güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararlarıyla ortaya konan haritasında yer alan kriterlerle bağdaşmadığını ve yaklaşık 7 milyon suriyeli sığınmacının oy hakkından mahrum bırakılmasına ilaveten, özgür ve adil olmaktan uzak olan bu seçimlerin, uluslararası toplum tarafından meşru kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’de uluslararası hukuk ve uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Samir Salha, Harmoon Araştırmalar Merkezi’ne yaptığı özel açıklamalarda, “Suriye’deki rejim, demokrasinin temellerinin ve standartlarının ve insan haklarının uygulandığı ve özgür seçimli bir parlamenter sistemin olduğu ve bu seçimleri bu kriterlere göre gerçekleştirdiğini iddia etmektedir, ancak gerçekte ise tüm siyasi, sosyal ve ekonomik göstergeler bunun aksini göstermektedir: Suriyedeki göç ve yerinden edilme sayıları, BM’nin 2254 sayılı Kararı ve uluslararası toplumun Suriye’de on yıldır devam eden meselesine ilişkin tutumu, ortak ve temel bir noktada buluşmaktadır. Bu nokta, yapılan son seçimler, Suriye’de Esad’ın liderlik ettiği bölgelere pozisyonunu dayatmasından önce, bazı tarafların Esad’a kararlarını zorlamak için oynanan bir tiyatrodan ibaret olmasıdır. 4 Seçimlerin göstermelik olduğunu vurgulayan Salha, şu soruları sordu: “bu tiyatro suriye vatandaşının, uzun yıllardır aradığı demokratik standartlara ve değerlere dayalı modern bir suriye arzusunu yerine getirdi mi? Suriyeli seçmene, ülkedeki siyasi, anayasal, sosyal ve ekonomik ortamı değiştirme sözünü veren seçim kampanyası var mıydı? Ülke dışında bulunan ve komşu ülkelere sığınan suriye vatandaşı, seçim sürecine nasıl katıldı? Rakamlar ve istatistikler neyi göstermektedir? Ülke içinde yerinden edilen suriyeli bu seçime nasıl dahil oldu? Adayların seçim kampanyaları nerede ve açıkladıkları seçim vaatleri nelerdir? Seçim süreci nasıl geçti, sayım ve sonuçları açıklama işlemi nasıl gerçekleşti ”. Salha sözlerine şöyle devam etti: “Rejim, Suriye’nin ve halkının egemenliğini ve bağımsızlığını etkilediği için uluslararası gözlemcilerin nezdinde yapılmasını reddettiğini söylüyor, ancak ortaya çıkan belgelenmiş görüntülerin çoğu, yaşananların (Beşar Esad’ın) ve destekçilerinin rejim kartının yenilenmesine ve gelecekte müzakere masasında dayatmaya yönelik siyasi bir arzudan ibaret olduğunu göstermektedir. Ancak dayatma girişiminin temel amacı, rejimi savunmak ve siyasi iktidarlığın başında tutmak değil, Lübnan krizi, doğu Akdeniz, golan tepesi ve Suriye’deki Kürt meselesi gibi Suriye’yi ve halkını ilgilendiren bir birçok konuda yapılacak ve yapılması gereken olası müzakerelerdeki rolünden yararlanmak içindir”.

Tüm siyasi, hukuki ve anayasal göstergeler, yapılan seçimlerin ne Suriye’nin içinde ne de dışında ve hatta uluslararası toplum göre hiçbir değeri olmadığını işaret ettiğini söyleyen salha, “uygulanması gereken BM’nin net kararları var ve bu kararların uygulanmasını engellemeye çalışanlar var, bu seçimler, BM kararlarına ve on yıl boyunca rejimine karşı ayaklanan Suriye halkının taleplerine saygı duymak istemeyen bir ekip tarafından yürütülmüştür.” dedi Salha, Bazı arap ülkelerinin rejimle normalleşme çabalarını şu ifadelerle anlattı “halkın yurtiçinde ve yurtdışındaki tepkileri açık bir şekilde görülmektedir. Ancak ne yazık ki sorun, suriye halkının yaşadığı tüm acılara rağmen Esadı iktidarın başında bırakmaya çalışan ve son dönemde rejime ve rejimin başkanına yaklaşmaya başlayan bazı arap başkentinin konumundadır. Arap birliği ise, Suriye’de siyasi çözüm sürecini desteklediğini birçok kez açıklamasına rağmen sessiz kalmıştır”. Sulha sözlerini şöyle tamamladı: “bugün suriye coğrafyası, yaşanan tiyatronun siyasi ve anayasal bir değeri olmadığını ve Esad ailesi tek seçeneğimiz olduğu bahanesiyle yıllardır var olan veraset sisteminden başak bir şey olmadığını özetlemektedir”. 5 Kısacası, suriye rejiminin düzenlediği “seçimler” baas partisinin iktidarlığında ve hafız Esad döneminde yapılan seçimler gibi yasadışı ve sahtedir. Ayrıca, Suriyelilerin karşı karşıya kaldıkları insani trajedinin devam etmesine, acılarının derinleşmesine ve rejimin kontrolü altındaki Suriyelileri etkileyecek olan AB ve ABD’nin rejim ve destekçilerine yönelik yaptırımların artmasına yol açacaktır. Esad’ın iktidarda kalmaya devam etmesi, göç, yerinden edilme, demografik değişimler ve Suriye’deki sivillerin mallarına el konulması başta olmak üzere, özellikle kampların bulunduğu bölgelerde askeri gerginlik devam edecektir. Suriyeliler ise, kendilerine özgürlük, demokrasi ve ifade özgürlüğü haklarını verecek, gerçek ve özgür bir seçime yol açacak siyasi çözümü beklemektedirler.




Kaynak: Haramun Araştırma Merkezi

Bu haber 717 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ANALİZ Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Komşunuz Suriyeli Olsaydı Nasıl Davranırdınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI